(attan/arabadan) inmek.
to alight from a cab: taksiden inmek.
(kuş vb.) konmak.
a bird alighted on a branch: dala konmuş bir kuş.
(beklenmeyen anda/birdenbire) karşılaşmak, raslamak, tesadüfen/istemeyerek fark etmek.
alight upon: birdenbire bulmak.
ışıklı, aydınlık, aydınlanmış, parlak, pırıl pırıl.
a cloudless night alight with stars. Her face was alight with joy.
tutuşmuş, ateş içinde, alev alev (yanmakta).
The candles are alight: Mumlar yanıyor.
catch alight: tutuşmak.
set alight: tutuşturmak, yakmak, ateşe vermek.
to set a house alight: evi ateşe vermek/yakmak.
(birisine) bilgi vermek, aydınlatmak, tenvir etmek.
ışık yakmak, ışıtmak, aydınlatmak, (çakmak/kibrit) çakmak.
bir şeyi seve seve (zorla) yapmak
Fiil
karakteri zayıf olmak
Fiil
kılını kıpırdatmadan başkalarını harcamak
Fiil
bir şeye ışık tutmak
Fiil
(daktilo) zorlamadan tuşlara basma olanağı olma
bir şey üzerinde kuşku uyandırmak
Fiil
bir şeye yeni bir ışık tutmak
Fiil
bir şey üzerine kuvvetli ışık tutmak
Fiil
bir sırra aniden ışık tutmak
Fiil
örnek olmak istememek
Fiil
kendi yeteneğini gizlemek
Fiil
kırmızı ışıkta geçtiğim için ceza yedim
elverişli (elverişsiz) koşullar/şartlar altında, iyimserlikle/kötümserlikle.
He has shown himself in a good light: İyi taraflarını gösterdi.
bir tavsiyeye kulak asmamak
Fiil
birinin davranışını yanlış değerlendirmek
Fiil
yolu farla aydınlatmak
Fiil
yeteneklerini göstermek
Fiil
duruma daha açıklık getirmek
Fiil
bir proje için onay almak
Fiil
kırmızıda geçmek
Fiil, Ulaşım
kırmızı ışıkta geçmek
Fiil, Ulaşım
bir esprinin esas noktasını kavramak
Fiil
soruna başka bir açıdan bakmak
Fiil
durumun bambaşka olduğunu anlamak.
bir komşunun aydınlığını kesmek
Fiil
komşunun ışığına engel olmak
Fiil
bir soruna yeni bir ışık tutmak
Fiil
bir konuya yeni ışık tutmak
Fiil